Çorlu TSO Başkanları Dünya Türk Girişimciler Kurultayına Katıldılar
21 Kasım 2011
Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'nın ikinci gün açılış oturumunda konuşan TOBB/DEİK/DTİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, gurbet döneminin bittiğini ifade ederek, "Madem dünya küresel, madem artık Türkiye'nin her yanı havaalanı olmuş, internet her yerde, şirketlerimiz her yerde, o zaman Türkiye heryerde! Artık biz göçmen işçi topluluğu değil; Türk Diasporasıyız" dedi.Toplantıya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün çok sayıda Türk girişimci ve Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İhsan ERİK, Yönetim Kurulu Başkanı İsmail GÜLEROĞLU katılımda bulundular.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "yıllar bizleri hakları çıkardı" diyerek, "7 yıl önce sloganımız "Türkiye'ye Yatırım Geleceğe Yatırım"dı. Bugün ise "Dünya Değişirken Yükselen Türkiye". O gün kırılgan bir ekonomiden büyüme rekorları kıran bir ekonomiye dönüşümü konuşmuştuk. Türkiye hedeflerini ancak 2015'te yakalar diyenler vardı. Allah'a şükür 3 yıla kalmadan bu hedefler aşıldı" dedi.
"Türkiye'ye inananlar kazandı"
Hisarcıklıoğlu, "Türkiye'ye yatırımı; geleceğe yatırım sayanlar, Türkiye'ye inananlar kazandı. Bugün Avrupa krizlerle boğuşurken, büyümede dünya rekoru kıran bir Türkiye var. Yoksulların ve mazlumların ümidi haline gelen bir Türkiye var. 147 ülkeden öğrencilerin yüksek öğrenim için geldiği bir Türkiye var. Yıllardır baskıcı rejimler altında ezilen Arap halklarına ilham veren bir Türkiye var. Atina'da işsiz kalan Yunanlı gençlerin; İstanbul'da iş aradığı bir Türkiye var. Bu Türkiye kendisine yakışan bir hedef koydu. Dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmek. Bu hedefe yürürken, her alanda hedef büyütürken, en değerli varlıklarımızdan ve stratejik ortaklarımızdan birisi küresel Türklerdir. Bu güç, Türkiye'yi küresel bir ‘mıknatıs', küresel bir çekim merkezi yapacak güçtür" dedi.
"Artık biz göçmen işçi topluluğu değil; Türk Diasporasıyız"
Türkiye değişirken, dünyadaki Türklerin de değiştiğini vurgulayan TOBB Başkanı şunları söyledi: "Dikkatinizi 3 önemli gelişmeye çekmek istiyorum. Birincisi, eskiden sadece birkaç Batı Avrupa ülkesinde var olurken, zaman içinde tüm Avrupa'ya ve Amerika'ya yayıldık. Rusya ve Türk Cumhuriyetleri buraları takip etti. Şirketlerimiz büyüdükçe, ölçeğimiz ve ufkumuz da büyüdü. Çin'den Mozambik'e, Kolombiya'dan Yeni Zelanda'ya kadar yayıldık. Coğrafyamız değişti. İkincisi, eskiden "göçmen işçi" statüsünde iken, kabuk değiştirmeye başladık. Girişimci olduk. Siyasetçi olduk. Sanatçı olduk. Akademisyen olduk. Sonra, Türkiye'nin yazdığı başarı hikayeleri esnasında pişen yöneticilerimiz, dünyanın dört bir yanına dağıldı: Sayıları 4 bini aştı. Dubai'den Pakistan'a, Nijerya'dan Amerika'ya yönetici olduk. Niteliğimiz değişti. Üçüncüsü, son birkaç yılda, dedesi o ülkede doğmuş torun Türkler, artık aramıza katıldı. Almanya'da Mesut'u hep konuşuyoruz ama, Alman Genç Milli Takımı'nı gören var mı peki? İlk 11'in yedisi Türk. Yani neslimiz değişti. Bu değişiklikler, gelişmeler bizi artık başka bir kategoriye sokuyor; bize başka bir güç veriyor. Bugün diyoruz ki: "Gurbet dönemi bitmiştir. Madem dünya küresel, madem artık Türkiye'nin her yanı havaalanı olmuş, internet her yerde, şirketlerimiz her yerde, o zaman Türkiye heryerde! Artık biz göçmen işçi topluluğu değil; Türk Diasporasıyız. Bu bir iddiadır, bu bir hedeftir, bu bir iradedir. Hükümetimiz de bu değişikliklerin fitilini ateşledi. Geçtiğimiz Kurultay'da ne istedik? "Bizim artık anavatanımızda sadece bizimle ilgilenen bir devlet birimimiz olsun" istedik. Bizim de kültür vakıflarımız olsun istedik. Bizim de kalkınma kuruluşlarımız yaygın olsun dedik. İşte, Yurtdışı Türkler Başkanlığımız... İşte Yunus Emre Vakfı. İşte coğrafyası ve ufku genişleyen TİKA. Sayın Başbakanım bu hizmetler icin sizlere teşekkür ediyoruz."
"Türkiye ekonomisi güçlendi, şimdi güçlü diaspora süreci başlıyor"
Türkiye'nin, yurt dışında yaşayan en çok vatandaşa sahip onuncu ülke olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Yurt dışında 3900 Türk derneği faaliyet gösteriyor. İşçi olarak gittiğimiz ülkelerde artık patronuz. Diasporadaki Türk şirketlerinin cirosu, 2003'te 29 Milyar Euro iken, 2010'da 50 Milyar Euro'ya yükseldi. Dünyanın en büyük firmalarının başında yöneticilerimiz var. Amerika'nın en popüler doktoruyuz, Brezilya'da Merkez Bankası Başkanıyız, Fortune 500 şirketlerinde CEO'yuz. Türk diasporamızla imzamızı artık dünya haritasının üzerine atıyoruz. Türkiye ekonomisi güçlendi, şimdi güçlü diaspora süreci başlıyor. Bugün büyük bir yapboz gibiyiz. Her parçamız var. Ama dağınık olduğumuz için ortaya tek bir resim çıkartamıyoruz. İnşallah şimdi bu resmi hep beraber, hükümetimizle el ele tamamlıyoruz. Dünyanın en eski atasözlerinden biri: "Roma bir günde inşa edilmedi" der. Biz 10 sene sonrasını, 20 sene sonrasını hayal ediyoruz. Bu gerçeklerden yola çıkarak Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde Dünya Türk İş Konseyini (DTİK) kurduk. Bu oluşumun başkanlığını bizzat ben üstlendim ve İstişare Kurulu Başkanlığını ise Coca Cola CEO'su Sayın Muhtar Kent yürütüyor".
"İkili iş görüşmelerine müthiş ilgi vardı"
Dün yapılan kurultay çalıştayı hakkında bilgi veren TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Sayın Bakanlarımız bölgesel oturumlarda 5 kıtanın sorunlarını dinlediler; fırsatları konuştular, fikirleri değerlendirdiler. İkili iş görüşmelerine müthiş bir ilgi vardı. Dünyanın dört bir tarafından 1.110 şirketimiz, 7 bin ikili görüşme gerçekleştirdi" dedi.
Dünyanın en etkili 15 diasporasının; nasıl örgütlendiklerini, ne tür projeler gerçekleştirdiklerini incelediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Dünyada Diaspora Stratejileri ve Türk Diasporası için Öneriler" başlıklı çalışmalarında dünya genelinde başarıyı yakalamak için 10 temel prensibi belirlediklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu şöyle devam ett: "Bunlardan en önemli 5`ini sizlere aktarmak istiyorum. Birincisi, Diaspora stratejisinin kilit unsuru, olmazsa olmazı birlik. Birbirinin kuyusunu kazmak yok. Ben değil, biz diyebilen kazanıyor. İkincisi, hem güncel hem uzun vadeli olarak ortak gündem oluşturabilmek çok önemli. Herkes başka yerde başka bir şeyin peşinde olunca, kaynaklar dağınık kullanılınca, başarılı olunmuyor. Üçüncüsü, diasporanın farklı gruplarına yönelik, farklı stratejiler geliştirilmesi ve uygulanması gerekiyor. Özellikle kaynakların ayrılması gereken yer "Gelecek Nesil Diasporası". Gençlerine sahip çıkamayan geleceğini kaybediyor. Dördüncüsü, Dunyada kamu kuruluşları, iş dünyası, Sivil Toplum Kurulusları, el ele diaspora için sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Beşinci önemli nokta ise, diasporanın sınırlarını geniş tutmak gerekiyor. "Yakınlık diasporası" diye bir grup var. Muhakkak onların da kazanılması gerekiyor. Yani, senin ülkende eğitim almış, senin ülkende bulunmuş, senin kültürünü bilenlerle irtibat koparılmamalı. Bu prensipleri dikkate alarak 40 somut politika önerisi geliştirdik. Çalışmamızı sizlere bizzat takdim edeceğim. Ayrıca dün yaptığımız çalıştayda buradaki tüm kardeşlerimin ortak bir talebi oldu. Vebali üzerimde kalmasın. Türk diasporasına ayrı bir statü kazandırılmsını istiyorlar. Diasporamıza bir takım ayrıcalıklar sağlayan, prestijli, "yurt dışı Türkler kimliği" talep ediyorlar. Onların farklı olduklarını, bizim için özel olduklarını hissettirmemiz lazım. Güçlü Türk diasporası için sizlerin de yapması gerekenler var. Cemiyet işlerine vakit ayırmalısınız. Su ya da bu şekilde insanımız için çalışmalısınız. Dünyadaki başarı örneklerinin hepsine baktık. Altın kural birbirinizin iyiliğini isteyeceksiniz, gözeteceksiniz. Türk pasaportunun yanı sıra bulunduğunuz ülkenin pasaportunu da taşımalısınız. Çalışmalarınızda önceliği hep çocuklarımıza ve gençlerimize vermelisiniz. Çocuklarımız bulundukları ülkenin edebiyatını, sinemasını, şiirini bilmeli. Ama öz kültürlerinden de uzaklaşmamalılar. Uluslararası kuruluşlarda ve sivil toplum kuruluşlarında daha fazla Türkün görev alması gerek. Birbirimizi teşvik etmeliyiz. İçinde yaşadığımız ülkenin afet anlarında, kötü günlerinde, ilk harekete geçen biz olalım. Kampanyalar düzenleyelim, gönülleri kazanalım. Kalpleri kazanırsak beyinleri kazanmak kolay. Yaşadığınız ülkenin sosyal ve kültürel hayatında aktif bir biçimde yer almalısınız. Sadece Türk derneklerine üye olmamalı, mutlaka o ülkenin kendi derneklerine de üye olmalısınız. Yurtdışı Türkler Başkanlığı ile ilişkileri sıkı tutmak sizler için son derece faydalı olacaktır".
"Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına gireceğiz"
Gelişmenin, kalkınmanın ve ilerlemenin motorunun ekonomi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, "Ekonominin motoru da özel sektördür. Özel sektör de girişimcilik demektir. Bizim kaynağımız, bizim değerlerimiz, bizim geleceğimiz, bizim sigortamız toprağın altında değil, üstündedir. Bizim petrolümüz yok; bizim petrolümüz insanımızdır, girişimcimizdir. Türkiye'nin en büyük ihracat kalemi girişimci ruhudur. O ruhu bu salonda hissediyorum. Biz bir hedef koyduk. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına gireceğiz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, ''Bizim, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim, Türkiye olarak, hiçbir ülkenin topraklarında, siyasetinde, idari sisteminde asla ve asla gözümüz yok. Ne bölgemizdeki, ne dünyadaki hiçbir ülkeye çıkar kaygısıyla bakmadık ve bakmıyoruz. Bizim için her yerde öncelikli olan insandır'' dedi. Erdoğan, küresel refah ve istikrarın, bölgesel refah ve istikrarın, tek tek ülkelerin huzur ve barışıyla yakından bağlantılı olduğuna inandıklarını vurguladı. Esasen, Türkiye olarak uzun yıllardır yaşadıkları tecrübenin bunu gösterdiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Zor bir coğrafyada bulunuyoruz. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya'nın ortasında, çalkantılı bir coğrafyanın merkezinde yer alıyoruz. Bu çalkantılı coğrafyaya ek olarak, sınırlarımız dışından ülkemize yönelen terör problemiyle de mücadele ediyoruz. Açıkçası Türkiye, son 9 yılda dış politikada elde ettiği başarıları, iç politikada ve demokraside gerçekleştirdiği reformları, ekonomik başarıya tahvil edebilmiş bir ülkedir. Bölgemizde biz çok güçlü şekilde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve demokrasiyi savunuyoruz. Bu konuda Türkiye, hamdolsun örnek bir ülke haline gelmiştir. Bölgemizdeki sorunların çözümü halinde, sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin kazanacağını çok güçlü şekilde ifade ediyoruz. Bizim, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim, Türkiye olarak, hiçbir ülkenin topraklarında, siyasetinde, idari sisteminde asla ve asla gözümüz yok. Ne bölgemizdeki, ne dünyadaki hiçbir ülkeye çıkar kaygısıyla bakmadık ve bakmıyoruz. Bizim için her yerde öncelikli olan insandır. Afganistan'daki çabalarımız tamamen insani kaygıların neticesidir. Somali'ye olan duyarlılığımız tamamen insani kaygıların bir ürünüdür. Kuzey Afrika'ya, Ortadoğu'ya olan yakın ilgimiz tamamen insani nedenlerdendir. Biz, 'Bağdat' derken, 'Kudüs' derken, 'Gazze' derken, 'Bingazi, Trablus, Sirte' derken, birileri gibi petrol kuyularını görmüyor, tam tersine orada akan kanı, orada dökülen göz yaşını görüyor ve işte o nedenle sesimizi yükseltiyoruz'' İstanbul'da, 90 ülkeden 2 bin 200 iş adamının katılımıyla gerçekleştirilen Zirvenin Türkiye için olduğu kadar bulunulan ülkeler adına da umut verici olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:''Zirvenin ardından yaşadığınız ülkelere döndüğünüzde, lütfen benim ve aziz milletimizin selamlarını oralardaki halklara iletin. Türkiye'nin barış, dostluk ve kardeşlik temennilerini oralardaki dost ve kardeşlerimize en güçlü şekilde lütfen ulaştırın. Güçlü ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla, hakkı ve hukuku savunan, insanlığı yücelten sevgi medeniyetiyle, Türkiye'nin her zaman dost, her zaman kardeş kalacağını bulunduğunuz ülkelerde lütfen anlatın. Medeniyetler İttifakı projesiyle, dünya medeniyetlerinin bir ittifak içinde olması yönündeki çalışmalarımızı anlatın. Ben herbirinize başarılar diliyorum. İşiniz bereketli, yolunuz açık olsun.
Erdoğan Van'da meydana gelen depremlere işaret ederek, bunu kısmen Bitlis'e de sıçramasının olduğunu, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa diledi.
Erdoğan, mevsim koşulları sebebiyle şartların çok zor olduğunu belirterek, şunları kaydetti:''Bunun da altından kalkacağız, artık o güven var. Fakat bir gerçeği vurgulamak istiyorum; ortada felaket tellalları çok. Geçmişte şu olmuş bu olmuş vesaire... Ben bir Başbakan olarak, sorumluluğumun bilincinde bazı açıklamalar yaptım. Yıllar yılı biz bu ülkede belediye başkanlığından gelen bir Başbakan olarak 'bu evleri yıkalım' dediğimizde vatandaş buna olumlu yaklaşmadığı gibi maalesef bu ülkenin yargısı da onları her zaman haklı çıkarmış, bizi de haksız duruma düşürmüş. Şimdi kimse yargıya bilet kesiyor mu, veya kesebilecek güç var mı? Yok. Biz ne diyoruz, bugünleri gördüğümüz için bunu açıklıyoruz. Peki siz bütün tedbirleri alsanız da yine buna benzer felaketler olmaz mı? Olur da daha az zararla olur. TOKİ'nin teslim ettiği yaklaşık 380 bin konut olduğunu aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Şu ana kadar bu konutlarda herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Ancak ben bununla yine de yüzde 100 garanti içinde olmadım, olamam. Niye, sonuçta biz bunu insanla yönetiyoruz. Müteahhit firmalar kontrol ediliyor, denetleniyor vesaire... Denetleyen de insan. Burada hata payları olabilir. Bu hata payları bir hata bilançosu getirebilir, ama biz diyoruz ki, biz bütün bunları göz ardı etmek suretiyle yapılmış inşaatlar, konutlar var. Yumuşak zeminde, zemin etütleri yapılmadan yapılmış konutlar var. Van'da manzarası çok güzel diye hemen Van Gölü'nün hemen kenarında Van 100. Yıl Üniversitesi inşa edilmiş, bunlar benim döneminde yapılmış şeyler değil. Şu anda 13 fakülte binası hasarlı. Halbuki yamaca doğru yönelse, orada yamaçlar gayet güzel, sert zemin. İlla Van Gölü'nü seyredeceksen oradan da seyredersin. Hiç olmazsa o sert zeminde çok daha güzel bir şekilde bu binaların inşa edilmesi mümkündür. Biz diyoruz ki, artık sadece Van ile değil, Türkiye genelinde bir musibet bin nasihatten evladır, buradan hareketle gelin bu adımı atalım.''
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan
Ekonomi Bakanı Zafer çağlayan ise, ''Şükürler olsun Türkiye küresel krizi, teğetin de ötesinde bir durumla karşı karşıya kalarak yaşamıştır'' dedi. Çağlayan, Türkiye'nin 2023 yılı hedeflerini hatırlatarak, bu yolda çalışmaya devam ettiklerini anlattı. Çağlayan, Türkiye markasının gururunu bugün Türk iş adamlarının hepsinin bulundukları ülkelerde yaşadığını dile getirdi. 2002 yılında sadece 36 milyar dolar ihracat yapan Türkiye'nin bugün artık bunu iki sektörüyle yaptığını belirten Çağlayan, bu yıl Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinin yeni ihracat rekorunu gerçekleştirerek 135 milyar doları göreceğini bildirdi. Çağlayan, Türkiye'nin elde ettiği ekonomik kazanımları dünyanın her yerinde seve seve anlattıklarını ifade etti. Uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisine değinen Bakan Çağlayan, ''2002'den bugün itibariyle ülkemize gelen toplam doğrudan yatırım, şükürler olsun ve iftiharla söylüyorum ki 105 milyar dolar olmuştur. Bu Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada son derece güvenli bir liman olduğunu gösteriyor. Hiçbir uluslararası yatırımcı bir ülkeye giderken o ülkenin kara kaşına kara gözüne gelmez. O ülkenin siyasi, ekonomik istikrarına bakar'' dedi. Çağlayan, bugün Türkiye'nin AB'nin birçok ülkesinden iyi durumda olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin mali disiplin, bütçe disiplini ve işsizlik konusunda son derece başarılı bir performans gösterdiğini söyledi. Şükürler olsun Türkiye küresel krizi, teğetin de ötesinde bir durumla karşı karşıya kalarak yaşamıştır. Türkiye'nin başarılarının sürdürülebilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çağlayan, ''Bu noktada Türk özel sektörü buna hazırdır'' dedi.